ustmenu

searchbar

Ağaç Dergisi - Sayı 1 - Sayfa 9

 







AĞAÇ
ROMAN
Romancı, insanların arasında, en çok
Allaha benziyendir. Allahın maymunudur,
Canl mahlüklar yaratır, kaderler icat eder
ve bu kaderleri vakalar, felâketlerle dokur,
onları karşılaştırır ve gayelerine götürür.
Uydurma şahsiyetler, şüphesiz. Bununla
beraber, “Harp ve Sulh",un Rostowları,
“Karamazov kârdeşler,,, hiç bir etten ve
kemikten mahlükun olamı-
yacağı Okadar bhakikidirler,
Onların ölmiyen özü, bizimki
gibi metafizik bir iman değil:
dir; biz şahitleriyiz. Nesiller
onları bütün diriliklerile bir-
birlerine bırakırlar.
Ruhunun çocuğuna, hangi
romancı sınırsız bir ömür ver.
mek istemez ? Bütün edebi
neviler içinde, halk arasında
ve dolayısile obasımevlerin-
de, en fazla itibar gören, (ro-
manesgue) tarz olduğundan,
ediplerin çoğunun bu ilâhi
vergi ile doğduklarına, kendi
kendilerini kandırınaya çalışmalarına, Şaş-
miyoruz,
Hemen daima boşa çıkan bir iddia. Fakat
bundan kimsenin, romanın ölmek üzere ol-
duğu neticesine varmıya hakkı yoktur. Zira
her devirde büyük romancılar münzevi idi-
ler. Bununla beraber eğer roman ölmedi ise
bile, bir roman bubranı olduğunu görmemek
için kör olmak lâzımdır. Okuyucu ve yazıcı,
hepimiz bu buhrana parmağımızı dokundur-
sevklerin bir az daha yukarısına çıkacak ve
dilletantizma hastalığından bıkarak, seçmeye
ve hakikatı her şeyden üstün tutmaya
başlayacaktır? Bülün neslimizi kıyrandıran
bilmecelerden, reaksiyonlardan; isyanlardan,
nelis murakabelerinden; kararlardan ve tered.
dütlerden; ihtiraslardan ve visallerden; vicdan
azaplarından, şikâyellerden ve meselelerin
meselesinden eüebiyalınızda iz yok. Her türlü
ibtilâfın, din, ahlâk, aşk, ideal düğümlerinin
acısı içinde yaşıyoruz. Önümüzde bir sörü
sorgu işareli var: Hepsi çözülmek, açılmak,
güne ve güneşe kavuşmak istiyor. Lâkin
romancı bunlara dönüp bakmıyor.
Burhan TONKAK
masa idik, roman, bu kadar hücuma uğra-
mazdı. Fakat bir takım kimseler, onda, can
çekişme alâmeti sezerken, biz, gömlek değiş-
tirme ve geçit safhaları görüyoruz. Tehlikeli
bir gömlek değiştirme, korkunç bir geçit...
Öyle iken gene şüphe etmiyoruz ki roman
bu tecrübeden yenileşmiş ve belki de, akla
gelmiyecek kadar zenginleşmiş olarak çıka-
caktır.

Bu buhran nedir? Ro-
mancı, canlı kadın ve erkek-
ler yaratıyor ve onları bize
ihtilaf halinde gösteriyor. Din-
de, Allah ile adamın ihti'âfı,
aşkta, kadın ile erkek ihtilâfı,
nihayet Adamın, kendi ken-
disile ihtilâfı. Şu halde harp
sonunu bir romancı gibi tarif
etmek lâzımgelirse, * bu güne
kadar romanı besleyen, ihtilâf
çetinliklerinin, gittikçe azal-
dığı bir devirdir , , diyebiliriz.
Elbette basit ve sözgelişi kul-
landığımız bir formül. Nitekim bu günün sos:
yetesile harpten önceki âlem arasında, bir
uçurum tasarlamak istemiyoruz. Göz önüne
koymak istediğimiz bu günkü dünyanın hu-
susiyetlerini, 1914 den ve hatta daha önce-
den görmek ve bir asır yukarısına kadar
çikmak mümkündür.
Fakat, devrimize has olan şey, bir çok
delikanlıları, inanmadıkları kiymetlere, ha-
yatlarında yer vermekten uzaklaştıran, o
Halbuki hayat durmuyor, ilerliyor ve bütün.
meseleleri, sessiz; ferdlerin, ailenin yıkılınası
bahasına halledip geçiyor. Manevi veya maddi
ölüm her şeyi temizliyor, lesviye ediyor.
Çünkü reelin karşısında ferd tereddüd edemez,
mutlaka seçmeye ve Sfenksin sorduğu bilmeceyi
halle mecburdur.
Türk romancısı; hiç olmazsa, bu cevapları
verilmiş sualleri, ne vakıt, ( nârı beyza) haline
gelmiş bir kitap gibi, avuçlarımızın yanması
için, elimize birakacaktır?
Burhan TOPRAK

video